NAZİZM İLE BÜYÜYEN TİCARİ MARKALAR KİMLERDİ?

NAZİZM İLE BÜYÜYEN TİCARİ MARKALAR KİMLERDİ?

Naziler ile birlikte çalışan hangi firmalardı? Nasyonal Sosyalist Partiye üye olan ünlü iş insanları kimlerdi? Hangi şirketler Nazilere yardım etti? Hangi şirketler toplama kamplarındaki esirleri köle işçi olarak çalıştırdı? Buyrun Nazi Almanya'sını bir de bu açıdan inceleyelim...

Tarih boyunca savaşların nedenleri arasında ülkü idealleri gösterilse de çoğu zaman nedenler ekonomiktir. Ya da yönetme içgüdüsüdür. Örneğin bu çerçevede ikinci dünya savaşının Nazi Almanya’sını inceleyelim.

Günümüzde popüler olan pek çok dev şirket, savaştan önce ve savaşın yaşandığı yıllarda Hitler ile işbirliğinde bulunmuş ve Nazi Teknolojisine yön vermişti. Firmaların bazıları belirttiğimiz gibi ideolojik emeller doğrultusunda bu yola baş koymuş bazıları da kendi ekonomilerini güçlendirme niyetiyle bir savaş makinasının ortaya çıkmasına yardımcı olmuştu

Peki, kimlerdi bu insanlar ve markalar?

Hugo Boss

Hugo Ferdinand Boss sıradan bir terzi olarak 33 yaşında kendi firmasını açtı. Kendi adını taşıyan ve 30 kişi çalıştıran bu küçük firmanın kaderi, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin firmaya parti üniformalarını sipariş etmesiyle bir yol ayrımına girdi. Firmanın kurucusu Hugo Ferdinand Boss aynı yıl Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'ne katıldı.  Bu katılımın bir gereklilik mi yoksa bir ideal mi olup olmadığını araştıran tarihçi Roman Köster, "Boss'un kariyeri göz önünde bulundurulduğunda partiye üye olmanın sadece ekonomik nedenlere dayanmadığı açıkça söylenebilir. Boss, Nasyonal Sosyalistti. Partiye katılmasının da ona zarar değil, bilakis birçok fayda sağladığı söylenebilir" diyordu.

 

BMW

Quandt ailesinin birkaç on yıldır sürdürdüğü suskunluk politikasından sonra 2007 Ekiminde ailesinin Nasyonal Sosyalizmle olan bağlantılarını araştırmak için karar aldıklarını açıklamıştı.

“Ailemize karşı yükselen suçlamalar bizi hareket geçirdi,” dedi bir aile üyesi yaptığı açıklamada. “Bir Alman iş ailesi olarak 1933 ve 1945 yılları arasına denk düşen tarihimizin yeteri kadar açık olmadığını kabul ediyoruz.”

Doğrusu, Alman yayıncı kuruluşu NDR’nin Eylül 2007 bir belgesel filmle ortaya çıkışına dek Quandt ailesinin karanlık tarafı uzun yıllardır unutulmuştu.

Guenther Quandt Adolf Hitler’in Almanya’da büyük başarı kazanmasından 1 ay sonra 1 Mayıs 1933 tarihinde Nazi Partisine üye oldu.

ADR TV kanalında yayınlanan belgeselde, eski Nazi mahkumları savaş yıllarında Günter Quandt’ın sahibi olduğu AFA Batarya fabrikasında çalıştıklarını, yaptıkları işleri anlatıyorlardı. Cephanelerin de üretildiği fabrikada bataryalar Hitler’in savaş gücü için hayati önem taşıyordu.

Zorla çalıştırılan işçilerden biri dayaktan, kötü davranışlardan ve ölümlerden söz ediyordu.

Günter Quandt zorla çalıştırılan işçilerden 1938 yılında faydalanmaya başlanmış Hannover Berlin ve Viyana’daki batarya fabrikalarında binlerce mahkum işçi çalıştırmıştı. Yüzlercesi öldü.

Süddeutsche Zeitung, günlük gazetenin bildirdiğine göre Quandt “büyük olasılıkla planlanmış ölüm oranı 80 kişi” diyordu bir şirket içi dokümanda.

Dahası da var elbet ama böyle biriydi ünlü Alman devi BMW’nin büyük hissedarlarından Günter (Guenther) Quandt. Bir Nazi’ydi ve sistemin kendisine sağladığı bir çeşit teşvikten sonuna kadar faydalanmıştı.

 

Coca Cola

1933 yılında Adolf Hitler Almanya’nın yönetimini ele geçirdiği zaman  Coca Cola’nın yerel fabrikası 100000 kasa satmıştı ve şirketin finansalları harabeye dönmüştü.

Max Keith, 30 yaşında bir Alman iş adamı, doğuştan lider, astlarını korkutarak sindirmiş fakat aynı zamanda saygılarını kendi üzerinde tutmayı başarmış biri olarak CocaCola’nın yönetimini, defterlerini yönetmeyi üslendi. Kısa zamanda şirketi düzene koydu. Şirketi yöneterek satışlarda devrim yaptı ve her yıl yeni rekorlar kırdı.

Keith’in en büyük zaferi 1936 yılında Berlin Yaz Olimpiyatlarına büyük miktarlarda Coke (CocaCola) sağlamak olmuştu. O zamanlar Hitler hızla yükseliyordu.

Nazi Almanyası Avrupa’yı fethe hazırlanıyordu. Hermann Göering, Hitler’in, yönetimdeki ikinci adamı, kendi kendine yeterlilik rejimini açıkladığı zaman ciddi bir şekilde ithalatı düşürüyor ve yabancı şirketleri hayal kırıklığına uğratıyorlardı. CocaCola’nın Atlanta merkezindeki başkanı Robert Woodruff, diğer Amerikalı yöneticiler gibi Avrupa’daki işlerin peşinde koşturuyordu.

Mark Pendergrast’ın  ‘For God, Country and CocaCola’ isimli kitabında değindiği gibi “Henry Ford gibi bazıları Nazı sempatizanıyken diğerleri, ‘Standard Oil’ den Walter Teagle gibi taraf olmaktan kaçınıp iş yapmakta sakınca görmüyordu.  Arkadaşı ve av partneri olan Teagle gibi Woodruff da çıkar yol arıyordu.

Woodruff, Göering’i Almanya’ya tatlandırıcı şurup ihracatı konusunda ikna etmek için bir bankacı delege ayarladı. Bu arada Keith, Almanya için ihtiyacı olandan fazla şurup üretmeye başlamıştı. Kola içeceğinin diğer malzemelerini de kaçak getirmeyi düşünmekteydi.

Sonra 1937 yılında, bir rakip Alman soda üreticisi bir Amerika gezisinde Coke şişelerin üzerinde İbranice yazılar gördü. Yazı, içeceğin Yahudler için uygun dini koşullarda üretildiğini ifade ediyordu. Soda şirketi hemen CocaCola’nın yönetim kurulundaki bir Yahudi, Harold Hirsch tarafından, yönetildiğini iddia etti. Haber duyulduğu an CocaCola Almanya’daki satışlar çakıldı. Keith, Hirsch’in şirketten def edilmesini istediyse de Woodruff bu isteği reddetti.

Böylece, şeytani zekaya sahip Keith Coke’i Nazizm ile birlikte anılmasını sağlamak için, vatansever eylemlerde dağıtılmak üzere toplu miktarlarda sevkiyatlar yapmak da dahil olmak üzere bazı adımlar attı.

“Genç adamlar kaz adım formasyonundaki Hitler Gençlik Yürüyüşlerinde…” yazan Pendergrast , “CocaCola şirket kamyonları yürüyüşlerinde gençlere eşlik ediyordu. Amaç gelecek nesli yakalamaktı,” şeklinde devam ediyordu.

Max Keith, COKE’u, abartısız, 1937 Nazi Almanyası endüstrisinin vitrin merkezine oturtmuştu.  Keith, şirket fotoğrafçısı Göering’in Coke içmekten hoşlandığını gösteren fotoğrafı çektiği fuarın ortasında bir şişeleme ünitesi kurmuştu.

Keith’in CocaCola için yaptıkları bununla bitmiyordu. Sadece 1939 yılında Nazi Almanya’sında tam 4,5 milyon kasa kola satmıştı.

1940 yılında Keith hala ithalat kısıtlamalarının işleri düşürmesinden endişeliydi. Almanya’da üretebileceği bir soda geliştirdi. Üretiminde peynir altı suyu, elma posası gibi endüstriyel yan ürünler kullanıldı. Ve Keith satış kadrosuna hayal dünyalarını çılgınca çalıştırmalarını ve bir isimle dönmelerini istedi. Kıdemli bir satış memuru çabucak geri döndü.

‘FANTA’

Woodruff, ABD savaşa girene kadar, 1941 Aralığına kadar tatlandırıcı şurubu göndermeye devam eti. Amerikan Ordusu Max Keith’in bir düşman olduğunu ilan etti ve Woodruff ile olan iletişimi kesildi. Keith, Woodruff’ın azalan tedarik yüzünden üretebildiği Coke’u hastanelerdeki Nazi Parti Üyesi askerlerine gönderdi.

Bu arada Fanta, CocaCola Almanya şirketinin üründür şeklinde etiketlendi ve hem ticaretin hem de markanın yaşaması sağlandı. 1941 yılında Keith şeker üzerindeki yasağı aşmak için kendi nüfuzunu kullandı. Nitekim, Fanta rakip içeceklerden daha iyiydi. Ev kadınları bile Fanta içip, mutfaklarında tatlandırıcı olarak kullandı. 1941 yılında Fanta 3 milyon kasa sattı.

1942 yılında Woodruff, Keith’e Nazi Partisine üye olması konusunda ısrar da etti. Yönetimle iyi ilişkiler her zaman iyi kar getiriyordu. Ancak Keith bunu kabul etmedi.

Hatta Woodruff’ın Keith israrı bununla da bitmedi. Onu tüm Avrupanın CocaCola şefi yapmak istemişti. (Oysa o dönem bazı şişeleme firmaları onu Super Fuhrer olarak yaftalamıştı.)

Görüldüğü gibi ticaret bir an bile durmamıştı. CocaCola’nın yönetim kurulunda bir Yahudinin olması Almanya’da Yahudi katliamına doymayan Nazi Almanyası gençliği Coke ve Fanta içiyor, içmeye de devam edecekti.

 

Renault

24 Ekim 1944 tarihinde Louis Renault, Fransa otomotiv tarihinin tartışmasız en büyük ismi, Rue Oudinot, Paris’te bir hastanede öldü. Oraya Fresnes’teki hapishaneden transfer edilmişti.

Resmi ölüm nedeni idrardaki kan gösterilmiş olsa da görgü tanıklarına ve tabi aile kayıtlarına göre asıl neden 67 yaşındaki yaşlı adamın uğradığı işkence ve yediği dayaklardı.

Louis Renault savaş döneminde Nazllerle işbirliği yapmaktan suçlanmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nın kargaşalı anlaşılmaz sonunda 40000 Fransız hayatını kaybetmişti.

Kesin deliller olmasa da Renault’un Nazi Almanya’sına kamyon ürettiği şeklinde suçlamalara maruz kaldı. Ailesi de hiçbir zaman Nazi bağlantısını kabul etmedi.

 

Ford

2003 yılında yayınlanan bir kitapta ortaya atılan iddialara göre ‘Henry Ford, Ford Motor Şirketi bilerek ve isteyerek Nazi Almanyasındaki fabrikalarında köle işçi kullandı’.

Ford’un Yahudi aleyhtarı görüşte olduğu bilinmesine karşın Hitlerin güçlenmesine yönelik çalışmalarda ilgisi olduğu konusu ihtilaflı.

Öte yandan bazı gerçekler var ki;

Örneğin 1938 yılında Ford, Alman olmadığı halde Alman Kartalı Büyük Haçı ile, en yüksek Nazi Onur Ödülü  ile ödüllendirilmişti.

Öte yandan Henry Ford da Nazilere en fazla bağış yapan iş adamlarından biriydi. Hitler’e yardım amacıyla şirketinin Almanya’da elde ettiği karı Nazi Rejimine bağışlamış hatta Hitler’in doğum gününde 50000 dolar vermişti. Bu günkü değerinin 500.000 dolardan fazla olması gerekiyor.

 

IKEA

Ikea kurucusu Ingvar Kamprad’ın Nazi geçmişi hakkında yeni ve güçlü iddialar ortaya atıldı. İsveçli yazar Elisabeth Asbrink’in yazdığı kitapta Kamprad'ın geçmişte İsveç Nazi hareketiyle olan bağının tahmin edilenden daha kuvvetli olduğunu savundu.

Ikea'nın kurucusu olan Kamprad, gençliğinde İsveç Nazi Örgütü'yle olan bağını kabul etmiş, ve bunu bir gençlik hatası olarak tanımlamıştı.

Öte yandan Kamprad'ın geçiştirerek tanımladığı Nazi partisiyle olan bağlantısının yalnızca sempatizanlıkla sınırlı olmadığının iddia edilen 2011 yayını kitapta Kamprad'ın Nazi örgütüne üye kazandırmak gibi aktif görevler üstlendiği anlatıldı.

Kitapta iddia edildiğine göre Kamprad için, 17 yaşında olduğu ve Ikea'yı kurduğu 1943 yılında, Nazilerle ilişkili faaliyetleri sebebiyle İsveç gizli polisinde bir dosya açıldı.

Yazar Asbrink'in iddiaları hakkında İsveç İstihbarat Örgütü'nden bir açıklama yapılmadı.

İsveç'teki aşırı sağ örgütler hakkında uzman Anna-Lena Lodenius, İsveç Radyosu'na yaptığı açıklamada Kamprad'ın İsveç faşizminin önemli isimlerinden Per Engdahl'le yakın dost olduğunu, ancak Kamprad’ın Nazizm’le olan bağının bu arkadaşlıktan öteye geçtiğini söyledi.

Ingvar Kamprad adına bir açıklamada bulunan Kamprad'ın sözcüsü ise Ikea kurucusunun geçmişteki Nazi sempatisini artık kabul etmediğini ve şu an da bu yönde herhangi bir tavrı olmadığını belirtti.

IKEA’nın resmi sahibinin, Kamprad tarafından kurulan Hollanda’daki bir vakıf görünse de, ekonomi gazetesi Veckans Affare’in de bulundupu bir çok kesim şirketin gerçek sahibinin Kamprad olduğu görüşünde.

27 Ocak 2018 de hayatını kaybeden Ingvar Kamprad’ın dikkat çeken bir diğer özelliği de aşırı tutumlu olması. Kendisinin eski model bir araba kullanır ve uçuşlarda indirimli, ekonomi sınıfı koltukları tercih ederdi.

 

Wolksvage – Porsche

Volkswagen’in yaratılışında komik bıyıklı, başarısız oyuncunun aldığı rol yadsınmıyor. Belki VW bunu inkar eder çünkü VW şirket müzesinde bile 1950 yılı öncesine dair hiçbir model araç bulunmuyor ve onlar o dönemden bahsetmekten hiç mi hiç hoşlanmıyorlar.

Ancak gerçek bir çok haber sitesinde yazdığından biraz daha karmaşık ve farklı. Beetle (VosVos) ‘ın hikayesi, bir araba üretmek için fabrika kurulması ve bunu tüm dünyaya satmak gibi her konu aslında oldukça ilginç ve Hitler’le ilgisi pek yok gibi.

VW, Nazi kurumlarının çoğuna hizmet etse de, sadece onların ellerinin kirli olduğunu düşünmek doğru olmaz. Adolf Hitler arabayla göründüğü resimlerin neredeyse hepsinde bir Mercedes - Benz içindedir. Hatırlamaya değer bir durum var ki, GM’un Opel kısmı Naziler için çalıştıklarına utanmıyordu. Henry Ford, Hitler’in kendisinden doğum günü kartı bile almıştı. Hemen hemen bütün sanayicilerin ikinci dünya savaşına neden oldukları kötü bir gerçek.

VW, şirketine ismini veren esas fikir ‘herkesin arabası’ fikriydi. Bizim ‘halk arabası’ olarak da tanımladığımız kaplumbağa formundaki araç herkes için pratik, kullanışlı ve alınabilir olmalıydı. Bu fikir Hitler’in fikri gibi görünürken aslında çok daha eskiydi. Toplu üretime geçildiği an aslında neredeyse her sanayici aynı fikirdeydi. Çünkü herkesin satın alabileceği bir ürünü çok üretmek, seri üretimi öğrenen kapitalist sistemin satmak için ilk bulduğu fikirlerden biriydi. Nitekim Henry Ford Model T ile 1908 yılında bunu başarmış, halkın arabasını üretmişti bile. 

Almanya’da bile halkın arabası fikri Nazi’lerden çok daha önce ortaya çıkmıştı.

Ancak öte yandan Nazi bağlantısının bununla sınırla kalmadığını, Alman şirketlerinin (sadece Alman olmadığını yukarıdaki örneklerle açıklamıştık) zenginleşmesi için toplama kamplarında tuttuğu 300000 civarında köle işçiyi Bosch, Mercedes, VW Deutche Bank gibi şirketlere nasıl kullandırttığını da bilmek gerekiyor.

 

Bayer

Günümüzün en büyük ilaç üreticilerinden, yakın zamanın en agresif ve ticarette her şey mubah felsefesiyle Orta ve Güney Amerika’yı kasıp kavurduktan sonra ülkesinin askeri desteğini de kullanarak Ortadoğuya giren Monsanto’yu satın alarak tarımda dev bir tekel olma yolunda hızla ilerleyen Bayer’in Nazi dönemi geçmişi her ne kadar şirket kayıtlarından temizlenmiş olsa da Nazilerle birlikte çalıştığı biliniyor. 2013 yılında 150. Yılını kutlayan Bayer, kutlamalarda tarihinin karanlık bölümüne yine dokunmamayı tercih etti.

Kimya şirketi IG Farben’in Auschwitz ölüm kampının içinde mahkum işçi kullanarak sentetik kauçuk ve makine yağı üretiyordu.

Fakat IG Farben’in en korkunç işi ZYKLON – B isimli zehirli gazın Nazilere gaz odalarında kullanılmak üzere satışı olmuştu. 1944 yılında bu fabrika 30000 köle işçi kullandı. Savaş sonrası IG Farben, Bayer tarafından satın alındı.

 

Siemens

Almanya’nın bir başka teknoloji devi Siemens, hala savaş zamanı aktivitelerini örtbas etmek için kartlarını oynamaya devam ediyor. Köle işçi kullanarak iş gücü sömürüsünün en ateşli savunucusu Audi  olsa da Siemens de diğer firmalar gibi hatırı sayılır miktarlarda toplama kamplarından işçiler çalıştırmıştı.

 

Kodak

Amerikan Ulusal Arşivlerinden yapılan yeni açıklamaya göre Kodak Nazi Almanyası ile savaş ilan edildikten sonra bile çalışmaya devam ettiği açığa çıktı. Tıpkı CocaCola gibi, Kodak da kendi ülkesinin düşmanlarla çalışma yasağı koymasına karşın Almanya’dan hiç ayrılmadı ve onlarla ticaret yapmaya devam etti.

Ve yukarıda sayılan firmalarla bitmiyor savaş ve firmaların ilişkisi. Bunu sistemin patolojik bir hastalığı olarak germek gerekiyor. Cem Yılmaz’ın bir film repliğinde “Amerikaların bir deyişi vardır…” diyerek ardından “Business is business,” diyerek konuyu bitirelim.

 

Levent Aslan 

 

Faydalanılan kaynaklar

http://www.webtekno.com/nazilerin-super-guc-olmasina-katkida-bulunan-10-populer-marka-h45428.html

https://timeline.com/fanta-coca-cola-nazi-845ee7e513af

http://www.dw.com/tr/hugo-boss-nazi-ge%C3%A7mi%C5%9Fiyle-y%C3%BCzle%C5%9Fiyor/a-15421542

https://www.telegraph.co.uk/motoring/2735296/Louis-Renault-and-the-shame-of-a-nation.html

https://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/northamerica/usa/1445822/Ford-used-slave-labour-in-Nazi-German-plants.html

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/08/110825_ikea_founder_nazi

http://www.dailymail.co.uk/news/article-2663635/Revealed-How-Nazis-helped-German-companies-Bosch-Mercedes-Deutsche-Bank-VW-VERY-rich-using-slave-labor.html

http://www.dailymail.co.uk/news/article-2663635/Revealed-How-Nazis-helped-German-companies-Bosch-Mercedes-Deutsche-Bank-VW-VERY-rich-using-slave-labor.html

Levent ASLAN

Levent ASLAN

Yazar

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - ENFLASYON EKOFİN

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - ENFLASYON

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - HARCAMALAR YÖNTEMİYLE MİLLİ GELİRİ ÖLÇMEK EKOFİN

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - HARCAMALAR YÖNTEMİYLE MİLLİ GELİRİ ÖLÇMEK

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - KULLANILABİLİR GELİR NE DEMEKTİR? EKOFİN

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - KULLANILABİLİR GELİR NE DEMEKTİR?

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - NET MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR EKOFİN

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ - NET MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR

Yorum Yap