EKONOMİ SÖZLÜĞÜ – STAGFLASYON NEDİR?
Ekonomideki en tehlikeli durumlardan birini gösteren stagflasyon, durgunluk (stagnation/sluggish) ve enflasyonun (inflation) birleşiminden meydana gelmektedir.
Stagflasyon, enflasyonun eşlik ettiği yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranı ile karakterize edilen bir ekonomik döngüdür. Ekonomi politikası yapıcıları bu kombinasyonla başa çıkmayı özellikle zor bulur, çünkü faktörlerden birini düzeltmeye çalışırken diğerini daha da kötüleştirme olasılığı her zaman vardır. Böyle bir ekonomide yavaş büyümeye yüksek işsizlikle birlikte fiyatların yükselişi eşlik eder.
Stagflasyon, bir ekonomide yavaş büyüme, yüksek işsizlik ve yükselen fiyatların aynı anda ortaya çıkmasıdır.
Bir zamanlar ekonomistler tarafından imkânsız olduğu düşünülen stagflasyon, 1970'lerden bu yana gelişmiş dünyada defalarca meydana gelmiştir. Yavaş büyümeye yönelik politika çözümleri enflasyonu kötüleştirme eğilimindedir ve bunun tersi de geçerlidir. Bu da stagflasyonla mücadeleyi zorlaştırmaktadır.
Stagflasyon terimi ilk kez İngiliz politikacı Iain Macleod tarafından, Birleşik Krallık'ta ekonomik sıkıntıların yaşandığı 1965 yılında Avam Kamarası'nda yaptığı bir konuşmada kullanılmıştır. Macleod, enflasyon ve durgunluğun birleşik etkilerini “stagflasyon durumu” olarak adlandırmıştır.
Bu terim 1970'lerdeki petrol krizi sırasında ABD'de yeniden sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde Birleşik Devletler’de enflasyon 1973 yılında iki katına çıkmış ve 1974 yılında çift haneli rakamlara ulaşmıştır. İşsizlik ise Mayıs 1975'te %9'a ulaşmıştı.
Stagflasyonun etkileri bir sefalet endeksi aracılığıyla gösterilmiştir. Enflasyon oranı ve işsizlik oranının basit bir toplamı olan bu endeks, stagflasyonun bir ulusun insanları üzerindeki gerçek dünya etkilerini takip ediyordu.
Bir zamanlar stagflasyonun imkânsız olduğuna inanılırdı. Akademik ve politika çevrelerine 20. yüzyılın büyük bir bölümünde hakim olan ekonomik teoriler bunu modellerinin dışında bırakmıştı. Özellikle Keynesyen ekonomi bağlamında gelişen Phillips Eğrisi ekonomik teorisi, makroekonomik politikayı işsizlik ve enflasyon arasında bir değiş tokuş olarak tasvir ediyordu.
Büyük Buhran ve Keynesyen ekonominin yükselişinin bir sonucu olarak, ekonomistler deflasyon tehlikesiyle meşgul olmaya başlamış ve enflasyonu düşürmek için tasarlanan politikaların çoğunun işsizliği artırma eğiliminde olduğunu, işsizliği düşürmek için tasarlanan politikaların ise enflasyonu yükselttiğini savunmuşlardır.
Ancak 20. yüzyılın ilerleyen dönemlerinde gelişmiş dünyada stagflasyonun ortaya çıkması durumun böyle olmadığını gösterdi.
O zamandan bu yana, enflasyonun yavaş veya negatif ekonomik büyüme dönemlerinde bile kalıcı olduğu kanıtlanmıştır. Son 50 yılda, ABD'de ilan edilen her resesyonda tüketici fiyat seviyelerinde yıldan yıla sürekli bir artış görülmüştür.
Bunun tek istisnası, o da ancak kısmi olarak, 2008 mali krizinin en düşük noktasıdır ve o zaman bile fiyat düşüşü enerji ve ulaştırma fiyatlarıyla sınırlı kalırken enerji dışındaki genel tüketici fiyatları artmaya devam etmiştir.
Stagflasyona Ne Sebep Olur?
Ekonomistler arasında stagflasyonun nedenleri konusunda gerçek bir fikir birliği yoktur. Bir zamanlar bu durumla karşılaşmanın imkânsız olduğunu düşünseler de ortaya çıkınca bunun nasıl olabileceğine dair çeşitli argümanlar ortaya attılar.
Ekonomistler stagflasyonu doğuran sebep olarak petrol fiyat şoklarını suçladı
Bir teoriye göre stagflasyon, petrol maliyetindeki ani bir artışın ekonominin üretken kapasitesini azaltması sonucu ortaya çıkar.
1970'lerde yaşanan petrol krizi bunun en iyi örneğidir. Ekim 1973'te Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) Batılı ülkelere karşı bir ambargo ilan etti. Bu durum küresel petrol fiyatlarının dramatik bir şekilde yükselmesine, dolayısıyla malların maliyetlerinin artmasına ve işsizliğin artmasına neden olmuştur.
Ulaşım maliyetleri arttığı için, ürünleri üretmek ve raflara ulaştırmak daha pahalı hale geldi ve insanlar işlerinden çıkarılırken bile fiyatlar yükseldi.
Bu teoriyi eleştirenler, 1970'lerdeki gibi ani petrol fiyatı şoklarının, ambargodan bu yana meydana gelen eşzamanlı enflasyon ve durgunluk dönemlerinin hiçbiriyle bağlantılı olarak ortaya çıkmadığına dikkat çekmektedir.
Ekonomistler stagflasyonu doğuran sebep olarak Zayıf Ekonomi Politikalarını da suçladı
Bir başka teori de durgunluk ve enflasyonun bir araya gelmesinin kötü ekonomi politikalarının bir sonucu olduğu yönündedir. Enflasyonist bir ortamda piyasaların, malların ve işgücünün sert bir şekilde düzenlenmesi stagflasyonun olası nedeni olarak gösterilmektedir.
Bazıları eski Başkan Richard Nixon'ın 1970'teki durgunluğa yol açmış olabilecek politikalarına işaret etmektedir ki bu diğer stagflasyon dönemlerinin olası bir öncüsüdür. Nixon, fiyatların yükselmesini önlemek amacıyla ithalata gümrük vergisi koymuş, ücretleri ve fiyatları 90 gün süreyle dondurmuştur. Ancak kontroller gevşetildiğinde fiyatların hızla artması ekonomik kaosa yol açmıştır.
Ekonomistler stagflasyonu doğuran sebep olarak Altın Standardının kaybedilmesini Suçlandı
Diğer teoriler de stagflasyonda rol oynayabilecek parasal faktörlere işaret etmektedir.
Nixon altın standardının son dolaylı kalıntılarını da ortadan kaldırarak döviz kurlarını kontrol eden Bretton Woods sistemini çökertmiştir.
Bu karar, para birimi için emtia desteğini ortadan kaldırdı ve ABD doları ile diğer dünya para birimlerinin çoğunu fiyat temeline oturtarak parasal genişleme ve devalüasyon üzerindeki çoğu pratik kısıtlamayı sona erdirdi.
Stagflasyona Ne Sebep Olur?
Ekonomistler stagflasyonun temel nedenleri hakkında tartışmaktadır ve tartışmalar da biteceğe benzemez. Zira iktisat bir bilim değildir. İstatistiklerden ibaret geçmişe bakarak geleceği tahmin etmektir gerçek tanımı.
Öte yandan ekonomistlerin, bir arz şoku meydana geldiğinde stagflasyon için zemin hazırlandığı konusunda hem fikirdir. Bu, yukarıda belirttiğim gibi petrol arzında bir kesinti veya ekonomilerin temel parçalarında bir kıtlık gibi beklenmedik bir olaydır. Böyle bir şok, COVID-19 salgını sırasında, dizüstü bilgisayarlardan arabalara ve ev aletlerine kadar her şeyin üretimini yavaşlatan yarı iletken akışında bir kesinti ile meydana geldi. Böylece stagflasyonu oluşturan tüm faktörler, enflasyon, istihdam ve ekonomik büyüme, etkilendi.
Stagflasyondan çıkmak için neler yapılabilir?
Ekonomistlerin stagflasyondan çıkma konusundaki önerilerini inceleyelim?
Nominal olan tüm değişkenler, belirli bir rakam indeksine tabi tutulur. Böylelikle fiyatların reel değerlerine dönüştürülmesi hedeflenir. Diğer bir deyişle fiyat artışları indeksleme yöntemiyle kontrol altına alınır.
Piyasadaki tüm mal ve hizmetlerin fiyatları reel ücrete göre güvence altına alınır.
Gelir politikaları ve kamusal harcama ile gelirlerin dışındaki tüm fiyat ve ücret artışlarına müdahale edilir!
Vergiler arttırılır ve vergiden elde edilen gelirlerle yeni gelir kapıları oluşturulur.
Firmalara belirli fiyat göstergeleri uygulanır. Firmalar bu fiyatları aştığı zaman vergi veya çeşitli baskılarla cezalandırılır.
Son söz;
Kapitalist sistemin geliştirdiği formüllerin tamamı er ya da geç, global ya da lokal olarak muhtelif krizlere götürür.
Levent Aslan
16 Ağustos 2024
Bu kitabın imzalı bir fiziki kopyasına sahip olmak için altta bulunan banka bilgilerine ödeme yaptıktan sonra ödeme bildiriminde bulunabilirsiniz
Yorum Yap